Tam 69 yıl önce 20 Ağustos 1937 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, "Kutsal Toprakların emperyalizm oyun sahası olmasına izin verilmeyecektir" diye haykırırken, bugün Türkiye'de emperyalizmin en büyük kozlarından olan hurafe altın çağını yaşıyor. Yani Gazi yıllar öncesinden Türk Milletini uyumamaya çağırırken, birileri ısrarla bu milleti uyutmaya gayret sarf ediyor..
Bir yanda Ortadoğu'nun, bir yanda yurdum ormanlarının, bir yanda hava sıcaklığının cayır cayır yaktığı Türkiye'de hurafe yangını da aldı başını gidiyor. Bir yanda orman yangınını Meryem Ana'nın mı, Sultani Baba'nın mı söndürdüğü tartışılırken, diğer yanda kimi yazarlar durumdan vazife çıkarıp, - ’Mucize’den yararlanmak gerek! - diyerek hurafeyi ticari yatırıma dönüştürmeyi önerebiliyor. (Aynı teklif karşı görüşte bir yazar tarafından başka bir din adına önerildiğinde irtica kıyameti kopartılıyor o da ayrı bir konu)
Ankara’da Milli Arşiv’de 030 10 266 793 25 numaralı dosyada bulunan belgede, Mustafa Kemal’in Kutsal Topraklar’la ilgili vasiyetini içeren Meclis konuşmasının tam metni yer alıyor. Bu önemli belgeyi geçtiğimiz günlerde Dünya Gündemi ve Tercüman gazetesi gündeme getirmiş, biz de sizlere aktarmıştık....
Ancak bugün bu vesile ile Gazi'nin o gün yaptığı konuşmayı önemine binaen bir kez daha tam metin olarak yayınlıyor, aydınlanma ve ayaklanma çağrısına bir kez daha dikkat çekiyoruz.
Gerisini size kalmış. İster uyumaya devam eder, hurafelerden beslenir, yangını kimin söndürdüğünü tartışırsınız, ister Kutsal toprakların yanmaması için yıllar öncesinden bu ayaklanma çağrısına kulak verirsiniz..
İşte Atatürk'ün tarihi konuşmasının tam metni:
“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kafi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız.”
“Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmiyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamber’in son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah’ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur.”
(Haber7)